GECE DİLEKÇELERİ
Gerçek Bir Yaşam

FIRILDAK

FIRILDAK NO:4

Sabah aldığım yeni adlî yazıda:

Soruşturma No: 2015 / 1734
Esas No: 2015 / 1083
İddianame No: 2015/980

Davacı Müşkekîler: Eyüp Eroğlu (Tokat Belediye Başkanı), Özgür Metin (Savcı), Doğan Yıldırım (Savcı) 

Soruşturma evrakı incelendi: e-posta yoluyla yukarda adı geçen kamu görevlilerine 16 sayfalık hakaret dolu...

İmza Engin DUMAN 98044
Tokat Cumhuriyet Savcısı

Evet, sevgili Adalet Arayan zavallı insan düştüğün durum budur. En son imzasını da atan Engin DUMAN denen onun bunun çocuğu polis zoruyla ifadeye çağırdığı odasında; "namaz kılıyor musun, dindar bir insana benziyorsun?" diye sorabilecek kadar düşük, Cumhuriyetin C'sinden haberi olmayan dincinin tekidir - kanaatim bu, Kendisine o gün katibe hanımın da şahitliğinde olup bitenleri anlattım. "Emekli ve yaşlı anne - babamla birlikte yaşıyorum ve bir kız kardeşimde bizimle birliktedir" dedim. Süregelen şikayetlerimin uzun yıllar aldığından bahsettim, adalete güvenimden, kanuna inancımdan bahsettim hatta kendisine "Adalete tanrıya inandığım gibi inanırım, mutlaka yerini bulacaktır" dedim. "Kız kardeşimin komşu esnaf bozuntularının duman işkencesi yüzünden psikolojik tedavi görür hale geldiğinden" bahsettim. Eee artık bu kadarına da pes yani
"Bütün kamu görevlilerine -onun bunun çocuğu- demişsin, umarım bana da demezsin" demişti. Anlaşılan o ki Engin Duman denen onun bunun çocuğu diğer onun bunun çocuklarından daha kıdemli bir onun bunun çocuğudur. Yani bu beyefendilerin hiç birisini ne tanırım, ne yakınlığım vardır, ne de bir başka ilişki geliştirmem mümkün değildir. Bahsettiğim senelerden beri bu gerçektir. Vicdansızsınız.

Simitçi sizi kurtaramaz. Çorbacı da sizi kurtaramaz. Böğürücü hiç kurtaramaz.

NE BABAYİĞİT BİR ADAMMIŞIM BEN BEA

Listeye bakar mısınız
Tokat'ın en kelli felli en kıdemli, en çok maaş alan, en çok para kazanan, ağaları, beyleri efendileri benden şikayetçi. Ben ise işsiz güçsüz, cebinde meteliği olmayan emekli babası ile birlikte yaşan bir zavallı ALLAH BELANIZI VERSİN

-Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu
-Tokat Cumhuriyet Savcısı Özgür Metin
-Tokat Cumhuriyet Savcısı Doğan Yıldırım
-Tokat Cumhuriyet Savcısı Engin Duman
-Elmacıoğlu Vestel Bayii
-EnNefis Simit Fırınları
-Bulvar Restorant

Ne için mi bu hale geldi bu düzen? İşte bu cahil cühelaya sözü geçmeyen dinci domuzlar, onun bunun çocukları  yüzünden. Evladım sen salak mısın bir simitçiye sözün geçmiyor senin hangi adaletten, kanundan, devletten, nizamdan, düzenden bahsediyorsun. Gidin kağıt toplayın onurlu yaşayın onun bunun çocukları... MİDEMİ BULANDIRIYORSUNUZ

Sizin bu alavere - dalaverelerinizden anlamıyorum, yazışmaları da takip edemiyorum. Avukat talebimi yerine getiriniz aksi halde bu "onun bunun çocuğu" davası Cumhurbaşkanı'na kadar gidecek benden söylemesi/yazması.

Bir simitçi yüzünden düştüğünüz şu halden utanmalısınız, yerin dibine batmalısınız hatta. Ben sizin yerinizde olsam sokağa çıkmam hem vallahi hemi de billahi.



SİMİTÇİ OLSAM BEN DE KOSTAK KOSTAK YÜRÜRDÜM:

Bütün bunlar olup biterken, balkondan izliyordum yine olup bitenleri bir de ne göreyim o mâlum simitçi (Fatih SÜRÜCÜ) kostak kostak yürüyerek geliyor. Daha önce de yazdığım gibi mevta babası (Mustafa SÜRÜCÜ)'nün öldüğü gün "ben sana göstereceğim, sen benim kim olduğumu gücümü bilmiyorsun" dediğinde haklıymış simitçi

Şunları da eklemeliyim 98044 Engin DUMAN'la ilgili olarak:
Ceb telefonumu böylesi durumlarda arayarak konu ile ilgili haber veren kod adı bekçi İbrahim (0505 530 49 26) ile Gazi Osman Paşa Polis Karakolu'nda karşılaştık. Yine konu ile ilgili bir ifade için çağrılmıştım, sanırım Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevkimle ilgili olan bölümle ilgiliydi, tam hatırlamıyorum. Bekçi İbrahim ismini kullanan polis memuru ile birlikte polis aracına binerek Tokat Adliyesine gittik. Bekçi İbrahim -aynı zamanda, en başından beri davayı takip eden, apartman sakinlerini ve öğretmen Tuncay KILINÇ'ın şikayetlerinden vazgeçiren memurdur. Her gittiğimiz yerden benden önce muhataplarımla bir şeyler konuşup şartlandırmalar yaptığını tahmin ediyorum. Sanırım dincilerden birisi kendisi. Tavır ve davranışlarından öyle bir izlenim edindim.
Adliye'de 3. kattaki Engin DUMAN'ın odasına girdiğimde katibe hanımla birlikte odada idiler. Bu arada ismini hatırlamadığım/bilmediğim avukat (MHP veya BBP'nde de görevli, Tokat Belediye Meclisi üyelerinden, son seçimlerde meclise giren arkadaş. Kendisini Cüneyt Bakkal - Semerkant Mahalle Muhtarının kardeşi-' da ara sıra görmüşümdür) oralarda yine dolaşıp katipler odasında v.s. iş takibi, yönlendirme yapıyordu.
Cumhuriyet savcısı Engin DUMAN: "Görevi başındaki kamu görevlilerine hakaret etmişsin" dedi. "Emekli bir aile olduğumuzu, anne - baba ve kardeşimle yaşadığımı, uzun süredir komşu esnaflardan (Elmacıoğlu Vestel Bayii, Ennefis Simit Fırınları, Bulvar Restorant) gürültü, duman, baskı, tehdit v.b. şikayetlerimin olduğunu ve şikayetlerime çözüm bulunamadığını" belirttim. "Son aşamasında -ogün itibâriyle- Cumhuriyet Savcısı Özgür METİN'in açtığı bir dava ile çocuklarımın elimden alınması, seçme - seçilme hakkımın iptali v.b. ile cezalandırılacağım tehdidine maruz kaldığım, anlamsız - gereksiz baskıların bu biçimiyle sürdüğünü, gürültü ve dumanın apaçık ortada olduğunu Savcı Doğan YILDIRIM'ın da takipsizlik kararında bütün belirttiklerimin -hayal mahsûlü olduğu- gerekçesi ile verildiğini dolayısıyla tüm konu ile ilgili kişi ve kurumlardan şikayetlerimin yaygınlaşarak sürdüğünü" söyledim. "Belediye'ye yeniden başvurmamı, aynı biçimde davranacaklarından bu defa idare mahkemesine başvurmamı ve bunu yol gösterme biçiminde yaptığını söyledi. "Durumun benim için sıkıntı verici bir hal aldığını, çok basit bir meselenin bu kadar büyümesine anlam veremediğimi" belirttim. Bunun üzerine "Namaz kılıyor musun, dindar birisine benziyorsun" dedi. "Din konularına girmeyelim, o konulara girersek hiç çıkamayız, dincileri sevmem" dedim. Bu sözüm üzerine sinirlenerek odadan çıkarken katibe hanıma "hakaret kasdıyla yazmadığını yaz, bana getir" dedi ve odadan çıktı. Daha sonra katibe hanıma yeniden ifade verdim bu arada bahsettiğim avukat (bozuntusu - iş takipçisi, yönlendirmeci bana göre baskıcı bir şerefsiz) tam arkamda durum yazılanları takip ediyordu. Yani bütün bunlar bir tiyatrodan başka bir şey değildir. Olup bitenlerde binlerce anlamsız soru vardır. Sıkıntıyı ben (vatandaş) çeker, dosyalar üstüste yığılır, kanun yerine getirilemez, suçlular - aymazlar kostak kostak gezer, memur bozuntuları ne yapacağını bilemez, işler içinden çıkılmaz bir hale gelir, çözümün şikayetten vazgeçirmek olduğu zannedilir, boşuna zaman enerji ve para harcanır...

Ne diyek gardaş...

HADİ BU DEFA BEDDUA ETMEYEYİM, ALLAH İNSAF MERHAMET VERSİN, BÖYLE DÜZENİ S.KİYİM.


 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol